Lohusalık Depresyonu Nedir?
27.07.2023

Lohusalık Depresyonu Nedir?

Lohusalık depresyonu önemli bir hastalık. Doğum sonrası ilk ay içinde ortaya çıkıyor. Gün boyu süren çöplük hali oluyor. Hiçbir şeyden keyif alamıyorsunuz. Eskiden size keyif veren şeyler artık hiç haz vermemeye başlıyor. Canınız hiçbir şey yapmak, kimseyle konuşmak istemiyor. Bazen aşırı uyku bazen de uykusuzluk görülüyor.

 En ufak aktiviteden sonra bile sanki saatlerce çalışmışsınız gibi aşırı yorgunluk, halsizlik bitkinlik oluyor. Bu yetmezmiş gibi değersizlik ve suçluluk izleri geliyor. Sanki siz hiçbir işe yaramayan biriymişsiniz dahası bu durumun nedeni sizmişsiniz ya da sanki bir bedel ödüyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz. Dikkatinizi hiçbir şey veremiyorsunuz.

Öyle ki kısa bir köşe yazısını bir ilaç prospektüsünü bile okumak zor geliyor. Daha çok kilo verme ya da daha nadiren kilo almaya neden olan iştah değişiklikleri ortaya çıkıyor. Bazen kendine zarar verme ve intihar fikirleri bile görülebiliyor.

Akşamları da çok parlak sayılmaz ama genellikle sabah saatleri duygularınız daha kötü oluyor. Ve en kötüsü bu durum ne yapsanız nereye gitseniz düzelmiyor. Bebeğinizle ilgilenmeyi bırakın. Gündelik öz bakımınızı bile zorlukla idare eder hale geliyorsunuz. Evet böylesine sıkıntılı bir durum lohusalık depresyonu. Lohusalık depresyonunun tek bir nedeni yok.

Doğum sonrası hormonal değişimler ilişki sorunları, geçmişte yaşanan zedelenmeler, lohusalık döneminde desteksiz kalmak, sosyal sosyoekonomik zorluklar hepsi bir arada sorumlu. Gebelikte ya da daha önceki lohusalık dönemlerinde depresyon geçirenlerde de lohusalık depresyonu daha sık görülüyor.

Eğer tedavi edilmezse, lohusalık depresyonunun çeşitli olumsuz sonuçları olabildiğini biliyoruz. Örneğin bebeğinizle bağlanma sorunlarına emzirme problemlerine yol açabiliyor. Bebeğinizin ilerideki gelişimi bile bu durumdan etkileniyor.

Bakın lohusalık depresyonu geçiren ve tedaviyi görmeyen annelerin çocuklarında ilerleyen yıllarda davranış bozuklukları, çeşitli ruhsal hastalıklar, sosyal yetersizlikler. Hatta obezite nin bile daha fazla olduğu gösterilmiş. O halde mutlaka tedavi edilmesi gereken bir durumdan söz ediyoruz. Öncelikle bu durum size göre her ne sebepten kaynaklanıyor olursa olsun bunun bir hastalık olduğunu kabul etmelisiniz.

Bu bir eksiklik ya da yetersizlik değil. Ailenizi bir an önce bu konuda bilgilendirmeli ve onların desteğini istemelisiniz. Yaşadıklarınızın her lohusa kadında görülen psikolojik değişikliklerden daha şiddetli olduğunu özellikle belirtmelisiniz. Hem sizin hem bebeğinizin iyiliği için en kısa zamanda bir psikiyatriste başvurmalısınız.

Bazen bu durumun çeşitli tiroit hastalıkları, ya da dahili hastalıklar gibi hiç aklınıza gelmeyecek nedenleri olabiliyor. Dahası lohusalık sırasında ortaya çıkan depresyon bipolar bozukluk ya da lohusalık psikozu gibi daha ciddi psikiyatrik hastalıkların bir habercisi olabiliyor. Tüm bunların erken teşhisi tedavinin son derece önemli. İlaç konusuna gelince belki aklınıza psikiyatrist bana bir ilaç yazar.

Bu ilaç süte geçer, emziremem gibi düşünceler geliyor olabilir. Bu süreçte neler yapılması gerektiğine doktorunuzla beraber siz ve hatta eşinizle beraber karar vereceksiniz.

Pek çok tedavi alternatif var. Bazen yalnız psikoterapi bile yeterli olabiliyor. Pek çok ilacın bebeği bir zararı olmuyor. İlacın dışında başka tedavi yöntemleri de var ve bunların çoğu tahmininizin üzerinde etkili. Sonuçta yarar zarar hesabı yaptığımızda hekime başvurmanın faydası depresyonun siz de ve bebeğinize zararlarından her zaman daha fazla çıkıyor. en iyisi vakit kaybetmeden hemen harekete geçin.

T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.